Kayıtlar

Mart, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

REGAİB NE DEMEKTİR?

Resim
REGAİB NE DEMEKTİR? Regaib'in kelime manası olarak pek çok ihsan demektir.  Regaip kandili ihsan gecesidir ve fazileti de bundan gelir.  Regaip Kandili üç ayların başlangıcıdır. Perşembeyi Cumaya bağlayan geceye denk gelir.  Cuma gecesine denk gelmesi sebebiyle de bu Regaib kandili önemli ve özeldir.  Bazı rivayetlerde bu gecenin isminin meleklerle telaffuz edildiği ifade edilir. Regaip kelimesi, güzel şeyleri arzu etmek, istemek, elde etmeye gayret etmek anlamlarına gelir.  Bu gece ibadet edenin ve tövbe edenin arzularının verileceği ümit edilir. Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu --- Üç ayların başlangıcı olan bu özel günde, halimizi yüce RAB'bimize arz edip, geçmişten pişman olduğumuzu dile getirerek TÖVBE edelim.. Gelecekte iyi ameller yapmamızı bizlere lütf etmesini samimi olarak isteyelim..  İnşaallah biz günahkar kulların kurtuluşuna vesile olur. AMİN Allaha emanet olun Regaib kandilimiz Mübarek olsun..  

ÇANAKKALE HİKAYELERİ

Resim
"SAĞ KOLUMU KAYBETTİM AMA SOL KOLUM VAR"

BİR ÇANAKKALE HİKAYESİ

Resim
AFYONLU ALTI PARMAK AHMET VE ÇANAKKALE ANILARI Yıl 1952, Ağustos ayının 20'si; trenimiz Balıkesir'den hareket etmiş,gecenin karanlığı içinde ilerliyordu. Tekerleklerin ray üzerinde çıkardığı mekanik sesler, yavaş yavaş azaldı ve sonra, bir istasyonda durdu. Yolcular indi, yolcular bindi.Kısa bir düdük öttü ve tren tekrardan hareket etti... Kopartıman kapısından orta yaşlarında bir zat başını uzattı: "-Gel Hanife burda boş yer var..." Dedi ve arkasından bize de selâm verdi. Kendilerine kolaylık gösterip yer verdik; karı - koca pencere önüne geçip oturdular.. Polatlı'ya gidiyorlarmış, kendisinin Çanakkale Gazisi olduğunu, İstiklâl Savaşı'na da gönüllü olarak katıldığını, henüz madalya vermediklerini söyledi. Ama devlete hiç küs değildi. Ne paradan, ne de topraktan söz açtı. Vatan da benim, devlette benim; işte benim madalyam! Dedi ve sağ elini bize uzattı, dört parmağını Seddülbahir Cephesinde bıraktığını, yillar yılı böyle yaşadığını t

KAYIP PARA HİKAYESİ

Resim
50 MİLYAR BULDU BAKIN SONRA NELER OLDU Cizre'de Bir yıl önce gerçek yaşanmış bir olay Fakir kadın ve yaşlı annesi Kırmızı Medrese yolunda ilerlerken kaldırımda kapalı bir poşet bulurlar.  Kadın poşetin içine bakar poşetin içi para dolu.. Kadın şok halinde olduğu yere oturur beklemeye başlar, yitik sahibi parasını aramak için tekrar geri döner düşüncesiyle kaldırımda oturmaya başlar..  Bir müddet geçtikten sonra gözü yaşlı bir adamın ağlayarak gelen geçen insanlara paramı kaybettim bir poşetin içindeydi, öyle bir poşet gördünüzmü diye sorarak sağa sola kaçıştığını görür.. Kadın oturduğu yerden adamı izlerken artık emin olmuştu bulduğu paranın o adama ait olduğundan.. Kadın: -Amca poşetin rengi nedir. İçinde ne vardı ki sen bu kadar üzgün şekilde kosturuyorsun. Adam: -Evimi sattım tapu dairesinden gelirken düşürdüm. Siyah bir poşetin içinde olan 50 milyar şimdi onu arıyorum. -Kadın hemen çarşafının altındaki poşeti çıkartarak bak amca paran bende diyerek adama uzatı

KAĞITTAN TURNA KUŞLARI

Resim
Japonya’ya atom bombası atıldığında 2 yaşında olan bir kız, 12 yaşına geldiğinde maruz kaldığı radyasyon nedeniyle kansere yakalanmış ve hastaneye yatırılmış. Ama durumu ümitsizmiş. Hastanedeki tüm doktorlar, küçük kızın ölümü için gün sayarken, küçük Japon kızı hayat doluymuş. Koridorlarda koşuyor, oynuyor ve diğer hastalara yardım ediyormuş. Hastaların arasında en sevdiği kişi ise 80 yaşlarında, kendisi gibi kanser olan yaşlı bir kadınmış. Küçük Japon kızı, ölüm döşeğindeki bu yaşlı kadını hiç yalnız bırakmamış. Kadın ölmeden hemen önce “Benim için çok geç ama, bizim inanışımıza göre; eğer bir kişi kağıttan 1000 tane turna kuşu yaparsa, her istediği kabul oluyor. Ben yapamadım, sen yap ve kurtul” demiş ve son nefesini vermiş. Küçük Japon kızı çok üzülmüş ama hayatta kalma arzusuyla geleneksel Japon sanatı olan origamiyle kâğıttan turna kuşları yapmaya başlamış. Neşe içinde çalıştığından ilk başlarda çok hızlı yapıyormuş. 1000 tane turna kuşu yapması işten bile değilmiş. Ama sağlı

GARGARA NIN FAYDALARI

Resim
Yüzü gözü mosmor bir kadın doktora gider. Doktor: Ne oldu size? Kadın:Doktor bey, ne yapacağımı bilemiyorum. Kocam ne zaman içip de eve sarhoş dönse beni gebertene kadar dövüyor. Doktor: H anımefendi bu konuda size çok işe yarayan bir çözümüm var. Kocanız sarhoş olarak eve geldiğinde ağzınıza bir bardak şekerli çay alın ve kocanız yatıp uyuyana kadar çayı ağzınızın içinde sürekli dolaştırın gargara yapın… İki hafta sonra, aynı kadın, eli yüzü düzgün şekilde doktoru ziyaret eder. Kadın: evet doktor bey, harika bir çözümdü bu öneriniz. Kocam eve geldiği her seferinde yatıp uyuyana kadar ağzımı çalkalar gibi yaptım ve kocam bana hiç dokunmadı. Doktor: gördünüz mü, ağzınızı kapalı tutmak ne kadar çok işe yarıyor. Hiç ara vermeden gargaraya devam edin. °°°° B iraz tebessüm adına olaydan mizah çıkartıldığı görülen bu hikayenin, asıl ana tema,sının şiddet olduğu görülüyor.. Bu davranışı tasvip etmediğimizi belirtmek gerekirken,  kadın olsun-erkek olsun, buradan alınacak bazı dersleri

NüKTeLİ KISA HİKAYELER

Resim
CİMRİ PAŞANIN ATLARI Meşhur Cimri Paşa, atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen seyislerine kızar ve her seferinde “Lâ havle” çekermiş. Bir gün atları dermansızlıktan yığılıp kalınca, hiddetle sormuş. – Atlarıma ne oldu? Seyis, cevabı yapıştırmış: – Ne olacak efendim, “Lâ havle” yiye yiye “Ve lâ kuvvete” oldular. MEZARTAŞI YAZISI Behlül Dânâ Hazretleri’ne biri sorar: – Oğlum öldü. Mezar taşına ne yazdırayım? Behlül Dânâ şu cevabı verir: – Şunu yazdır: “Dün altında olan çimenler bugün üstünde yeşerdi. Ey yolcu anla ki, şu toprak günahtan gayri her şeyi örter.” KAZA ETMEK Yolculardan biri, otobüs şoförünün yanına gider ve namaz vakti geçmeden bir mola vermesini rica eder. Şoför sinirlenerek: – Kaza edin efendim, der. Ne olur yani? Adam, sakin sakin cevap verir: – Ben kaza etmeden, ya sen kaza edersen? SENDE GEL Birisi Hazreti Mevlana’ya: “Sen ne biçim Müslümansın, dinin de bir izzeti var . Müslüman’a gel, Yahudi’ye gel, Mecusi’ye gel, Tövbeni bozsan

SARHOŞ KOMŞU

Resim
İmam-i Azam. (Bizim bağlı olduğumuz Hanefi mezhebini kurucusu "Numan bin sabit") Hazretin genç bir komşusu vardı evine her gece sarhoş gelirdi, çıkardığı gürültü ile kendisini çok rahatsız ederdi ama, gençten hiç şikayetçi olmaz o komşuya tahammul ederdi.. Başkalarının şikayetinden olsa gerek genç bir gün hapse atarlar. Artık gencin sesini duymayan İmam-i azam merak edip araştırdı valinin hapse attığını öğrenir.. Ertesi sabah doğruca Valinin konağın gitti, talebeleride Valiye teşekkür için gittiğini düşünürler..  Vali: hazreti görür saygı gösterir, ve her hangi bir emirleri olup olmadığını sorar kendisine..  Ya imam hz.  teşriflerinzin sebebini lütfedermisiniz diye sorar kendisine. Oda tutuklanan komşusunun serbest bırakılmasını rica eder kendisinden,  Vali: efendim böyle ehemmiyetsiz vakalar için neden zahmet buyurdunuz, haber verseydiniz emriniz derhal yerine getirilirdi der ve tutuklu genci serbest bırakır. Genç daha sonra İmam-i azamla karşılaşır ve çok mah

PEYGAMBERİMİZ (SAV)İN KADINLAR İÇİN AĞLAMASI

Resim
PEYGAMBERİMİZ (SAV)İN KADINLAR İÇİN AĞLAMASI “Bir gün ben ve Fatıma (s.a) Resul-i Ekrem’in (s.a.a) huzuruna vardığımızda, Allah Resulü çok ağlamıştı. Ben ya Resulullah, dedim. Canım sana feda olsun nedir seni ağlatan? Şöyle buyurdu:  “ Beni göklere miraca götürdüklerinde, ümmetimden bazı kadınları şiddetli azap içerisinde gördüm; işte onların haline ağlamaktayım .  Bir kadını saçından asılı bir halde, beyni kaynarken gördüm. Bir diğerini, dilinden asılıyken, boğazına cehennemin pis kokulu kaynar suyundan döktüklerini gördüm. Bir başkasının göğüslerinden asıldığını, birisinin kendi vücudunun etini yediği halde altından alevler yükseldiğini gördüm. Bir diğerini, ellerinin ayaklarına bağlandığı bir vaziyette yılanların ve akreplerin kendisine musallat olduğunu gördüm. Bir başka kadını gördüm ki, kör, sağır ve dilsizdi. Aynı zamanda ateşten bir sandığın içersine koyulmuş, beyni burnundan dökülüyor ve vücudu cüzam ve sedef hastalığından parça parça olmuştu. Bir kadını ise a

ÖLÜM MELEĞİ ONA YUMUŞAK DAVRAN

Resim
"Ve Allah'a karşı takva sahibi olun! Umulur ki öylece siz felaha erersiniz" _ ________________________________ ÖLÜM MELEĞİ ONA YUMUŞAK DAVRAN Ensar‘dan bir zat vefat etmek üzereydi. Alemlere rahmet Hz. Muhammed [s.a.v] Efendimiz de bu zatın yanında bulunuyor, onunla ilgileniyordu. Efendimiz [s.a.v] ölüm meleği Azrail‘in [a.s] geldiğini gördü ve aralarında geçen konuşmayı şöyle haber verdiler Resûlullah[s.a.v] ,ölüm meleğine: -Ey ölüm meleği, bu sahabeme yumuşak davran; şüphesiz o bir mümindir.“ Buyurdu. Ölüm meleği Azrail (a.s) şöyle dedi: -Gönlün hoş, gözün aydın olsun; bil ki ben her mümine yumuşak davranırım. Ey Muhammed, şunu bil: Ben bir insanın ruhunu alınca, onun ailesinden birisi feryat ederse, ben ruh elimde olduğu halde adamın evinin kapısında durur ve: “Bu feryat da ne oluyor? Vallahi biz bu kimseye zulmetmedik, ecelinin önüne geçmedik, kendisi için takdir edilen vakitten önce gelmedik. Onun ruhunu aldığımız için bir günaha da girmedik. Eğer Allahu T

YARDIM SEVERLİĞİN BÖYLESİ!

Resim
Aile babası şehirlerarası şoförlük yapıyor.. Eşi ev hanımı, ailenin birde kızları var..  Son zamanlarda akşamları anneye  mesaj geliyor  ve anne hızla evden ayrılıyordu.  Bu durum her akşam tekrarlanıyordu..  "Oysa ailenin kendi kızlarına: olur olmaz zamanlarda, özellikle akşamları, arsızın hırsızın çok olduğu bu zamanda evden çıkmamasını, ev işlerine de anneye yardımcı olması gerektiğini tembih ediyorlardı sürekli.." Şimdi bu uyarıları kendisine yapan bir annenin, artık kendisinin dışarı çıkmasına bir anlam veremiyordu ve çok endişeleniyordu..   Nereye gittiğine dair soruda soramıyordu.   Yine bir akşam yemek yendikten sonra annesine gene bir mesaj geldi. Evden bir şeyler alarak kızına, sen uyu benim işim var, bir yere kadar uğrayıp geleceğim deyip evden çıktı. Bu durumdan artık iyice rahatsızlık duyan kız, e vden hızlı adımlarla çıkan a nnesini adım adım takip etti..   Yaklaşık 1 km yol yürüdü ve bir gecekondunun kapısını çaldığını gördü. Kapı açıldı içeri

HZ. ALİNİN AÇTIĞI SU KUYUSU VE MÜSLÜMAN OLAN PAPAZ

Resim
Hz Ali r.a ordusu ile beraber gitmekteyken uğradığı son bir kaç konak yerinde su bulamaz. Sonunda bir kilise görür ve o yana yönelirler kiliseye varıp su isterler Kilisedekiler: - 10 mil uzakta su var derler. H.z Ali r.a -oraya gitmeye gerek yok şurayı kazın der ve işaret edilen yer kazınır.. Kazınan altında büyük bir taş ortaya çıkar çok uğraşırlar, deyil taşı kaldırmak, yerinden oynatamıyorlardı.. H.z Ali r.a gelir mübarek parmaklarını taşın altına sokar taş yerinden sanki bir tüy misali kalkar. Taşın kalkmasıyla oradan saf tatlı ve soğuk bir su fışkırır, sevinç ve şükürle sular içilir kablar dolar. kilisenin papazı ve diğer bölge halkı uzaktan onları seyretmektedirler, durumu görünce sevinç içinde H.z Ali r.a nın huzuruna gelir şöyle orarlar: -Siz yoksa peygamber misininiz? -Hayır ben peygamber değilim ama son peygamberin damadı ve halifesiyim! Papaz hemen kelime i şehadet getirerek müslüman olup şöyle der -Ey müminlerin emiri bu kiliseyi bu taşı kaldıran zatı bekleyip görmek i

VİTİR NAMAZI VE KUNUT DUALARI

Resim