Kayıtlar

Şubat, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KUR-AN VE SÜNNETİ TAHRİF EDENLERE UYMAYALIM

Resim
KUR-AN VE SÜNNETİ TAHRİF EDENLERE UYMAYALIM Artık iman da küfür de açıktan seyrine devam ettiğinden, insanlar arasında fazlaca bir fark görülmeyecektir. Gerçek âlimler ve amirler takdir görmediği için, fitne ve bozulmalar baş gösterecek, sahtekârlar ortalığı saracaktır. İşte bu dönemde gaybî/gizli ilimler hakkında bilgisi olduğunu iddia eden, ama gerçekte şeytanların ve cinlerin oyuncağı olmaktan başka bir şey olmayan, görünüş itibariyle Müslüman, fakat içten içe küfür kaynayan yalancılar ortaya çıkacak… Ve buradan da bir geçim kaynağı temin edeceklerdir. Bu dönemde kişi; dininden, inancından, ahlâkından, manevi kıymet hükümlerinden tavizler vermeye zorlanacaktır… Öylesine zorlanacaktır ki; bu tavizleri vermeyenlerin yaşama hakları olmadığı ima edilecek, hatta açıkça söylenecektir. Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) şu mübarek sözleri, bugünkü ortamı gayet veciz bir şekilde özetlemektedir.  “İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki; kişi helâlden mi, yoksa haramdan mı kazandığ

Daha Kur’ân ne desin !

Resim
Ey insan! Yaşıyorken, hem de Kur’ân çağında; Çırpınıp duruyorsun, cehâlet batağında. Kalbin katı, gözün kör, başın kibir dağında Kur’ân sana gel diyor, bak bendedir adresin, Ey eşref-i mahlûkat ! Daha Kur’ân ne desin ! Özgürce seçmen için, iki yoldan birini; Apaçık bildiriyor, bütün âyetlerini. Ya Peygamber, ya şeytan.. Seç diyor rehberini; Öyle seç ki; sırattan rüzgar gibi geçesin, İlle şeytan diyorsan.. Daha Kur’ân ne desin ! Ya Cennet bahçesidir, ya ateştir o mezar, Mekân var mı dünyada, öyle derin, öyle dar? Hiçbir şey yakın değil, insana ölüm kadar. Diyor ki; hesabı var, aldığın her nefesin; Mezarlar konuşurken..Daha Kur’ân ne desin ! Malın, mülkün, şöhretin, dünyada herşeyin var; Ya dünyadan Rabb’ine, götürecek neyin var? Bana yeter diyorsan, şu üç günlük îtibar; Bir dördüncü gün var ki; çok çetindir bilesin, Bunlar masal diyorsan.. Daha Kur’ân ne desin ! Âyet diyor ki; eğer, dağa inseydi Kur’ân; Paramparça olurdu.. Dağ Allah korkusundan. Hangi insan durup da, ibret almaz ki

Beyhude bir yolun yolcuları olmayalım!

Resim
Peygamberimiz (s.a.v), bazı sahabileriyle birlikte bulunduğu bir esnada, Kerim Kitabımızdan bir âyet okumuştu. Bu âyet, İslam'dan önceki din mensuplarının, Allah'ın dinini nasıl tahrif ettiklerini şöyle haber veriyordu: “Onlar, Allah'ı bırakıp, hahamlarını, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesîh'i rab edindiler.  Oysa onlara sadece bir olan Allah'a kulluk etmeleri emredilmişti. Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. O, yüceler yücesidir; onların ortak koştuklarından münezzehtir." Efendimizin âyet-i okumasını müteakip daha önce Hıristiyan iken Müslüman olmuş bir sahabi, “Yâ Resûlellah! Biz onlara kulluk etmiyorduk ki!" dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz, “Onlar size istediklerini helâl, istediklerini haram kılıyorlardı. Siz de onlara uyuyordunuz öyle değil mi?" diye sordu.  Sorusuna: “Evet!" cevabını alınca da, “İşte âyette sözü edilen durum budur." buyurdu. Bu âyet-i kerime bizlere göstermektedir ki; insanoğlu, tarih boyunca din anlayış

DÜRÜSTLÜĞÜN AÇTIĞI NİMET KAPILARI

Resim
Bir şahıs, Harem-i Şerîfin kapısında, Ey doğrulara yardım eden, haramlardan kaçınanları koruyan Allâhım!.. diyerek hep aynı duâyı okuyordu. Ona, Sen başka duâ bilmez misin? dediler. O şöyle açıkladı, bu duâyı tekrar etme sebebini: Ben Beyt-i Şerîfi tavâf ederken ayağıma takılan bir şeyi eğilip aldım. Bir de baktım ki, içinde bin altın bulunan bir kese. Şeytanımla îmânım mücâdeleye tutuştular. Bin altın çok para, senin bütün ihtiyaçlarını karşılar dedi şeytanım. Îmânım ise, Bu haramdır, boşuna saklama; sahibini bul,  teslim et! dedi. Ben böyle mücâdele içinde iken, birinin sesi duyuldu: Burada, içinde bin altınım bulunan kesem kaybolmuştur. Kim buldu ise getirsin, ona otuz altın müjde vereyim! Bin haramdan otuz helâl hayırlıdır, diyerek keseyi sahibine teslim ettim. O da bana otuz altın verdi. Bunu alıp bakırcılar çarşısında gezerken, bir Arap kölenin bu paraya satıldığını görünce, hemen satın aldım. Bir müddet sonra bu kölenin yanına bir kısım Araplar gelip gizlice konuşma

Her nefis ölümü tadacak bir gün ŞİİR)

Resim
الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ "Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde, "Doğrusu biz Allah’a aidiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz" derler. --Bakara﴾156﴿ ▪▪▪ İnsan nasıl yaşarsa öyle ölecek Fanidir bu dünya gelen gidecek Herkes ektiğini bir gün biçecek Yaptıgından hesap verecek bir gün Çok değer verirdik bedenimize Kılıf uydururduk nedenimize İster toprağa gir ister denize Yoktur diyenlerde görecek bir gün  Rızkına son denir düşer kaşığın( Fermanın bitince kalmaz aşığın Karanlık yol için var mı ışığın O meçhul âleme dalarsın bir gün Yazmıştır kaderi kudret kalemi Bulacak akibet bütün alemi O anda yaşayıp derdi elemi Her nefis ölümü tadacak bir gün Dünyalarda güzel mekan seçersin Garibanı görmez ezer geçersin Haram helal demez yersin içersin Lokmanın hesabı sorulur birgün Hak ayırmaz zengin ile fakiri İmanı olanlar etsin şükürü Ateş dolu cehennemin çukuru Defterin eline verilir bir gün

NEREYE GİDİYORUZ?

Resim
Artık karlar siyah, yağmurlar ise çamurlu yağıyor. Şimşekler merhamet olgusunu yitirmiş, her biri bir azabın habercisi şimdi. Dağlar bir emri bekler gibi tetikte, düşmek için bir bir zulmedenlerin üzerine. Zulmedenler sadece kâfirler ya da münafıklar değiller. Sakın kandırmayalım kendimizi, Müslümanın zulmüne sesini çıkarmayan da bu zulme ortaksa eğer, dağlar o Müslümanın da üzerine çöker. Artık bir Bedir mi bekliyoruz uyurken gaflet içinde! Peki emin miyiz hangi tarafta olduğumuza, hangi safta olduğumuza gerçekten emin miyiz? O halde neden umud ediyoruz bir Bedri, neden bir Hendek zaferi kurnazlığında düşüncelerimiz..? Ey müminler; Aişe annemiz misali, ayet gelecek kadar üstümüze temiz mi kalbimiz ! Yoksa kalbimizin temizliği zihnimizin ve nefsimizin bize koyduğu sınır kadar mı? Bu kadar soru varken hala neden uykudayız peki ? Dünyada bu rahatlıkta bu soruların cevabını veremeyeceksek, ahrette o dehşet içinde “La ilahe illallah, Muhammeden Rasulullah” diyen dudaklar nasıl kımılday