Kayıtlar

Ocak, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DUYDUĞUMUZ HER SÖZ DOĞRUMUDUR?

Resim
Bismillahirrahmanirrahim İftira çok büyük günahlardandır: Efendimiz (s.a.v) bir Hadis'i şeriflerinde: "Bir kimse, bir müminde olmayan bir şeyi ona isnat ederse (iftira ederse), yaptığı iftiranın cezasını çekmeden Allah Teâlâ onu koyduğu cehennemden çıkarmaz.”(Ebu Davud, Akdiye, 14; İbn Mace, Eşribe,4) "Bir başkasından duyulan sözü veya olayı dinleyip doğruluğuna emin olmadan inanan kişi, 'o söz doğruysa gıybettir, gıybete ortak olur.,' 'O söz yanlış ve yalansa, iftiradır,' inanıp üçüncü şahıslara naklederse 'iftiraya ortak olur. "Kaynağından duyulmayan hiç bir söze itibar edilmemelidir. (İşlenmiş suç va hatalara birebir şahit olanlar müstesna,) ancak bildiği o sözleri veya halleri başka şahıslara anlatırsa 'gıybet etmiş olur, dinleyenlerde o günaha ortak olurlar."' "Bir kişi başka bir kimseden aldığı sözlere kendiside ilave ederek, farklı kalıplara büründürüp üçüncü şahıslara nakletmesi ile, gıybet ve iftira fi

ŞİİRLERLE. ÖLÜM ve SONRASI

Resim
Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz. (ENBİYA/35 ŞİİRLERLE. ÖLÜM ve SONRASI Tabutunu alırlar musalladan, Kabir yolculuğu başlar oradan. Sessiz bir yolculuk başlar mezara, Görenler acır, çekilir kenara. Bak! Neler geldi şu garip başına, Kimse bakmıyor senin göz yaşına. Ürperirdin kefen, tabut, mezardan, Kopamazdın şu yalancı dünyadan. Kefeni giydin, son gömleğin oldu, Tabuta bindin, son bineğin oldu. Mezara gidiyorsun, dönüşün yok! Bağırsan çağırsan bir faydası yok! Evinde kalsan, kokar leş olursun, Evine, çevrene zararlı olursun. Kimse kabul etmez ki artık seni, Ancak kara toprak kucaklar seni. Bitti artık dünya ile savaşın, İmân ile Kur'an olsun yoldaşın. Cemaat yaklaşınca kabristana, Son defa bakarsın yalan dünyana. Nasıl aldandım ki diye yanarsın, Korku ile mezarına bakarsın. Açılan mezarın seni bekliyor! Sorgu meleği acele ediyor! Bak! Senin köşkün şu mezar olacak. Anca

BİR TEŞEKKÜR

Resim
BU HİKAYE'YE ZAMAN AYIRDIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM Mehmet Bey, çarşıdaki bir kafeye oturdu. Yanına güleç yüzlü garson yaklaştı.. “Buyurun efendim” dedi. Mehmet bey cevaplamadı cebinden bir kalem bir kağıt çıkardı. Kağıda “Ben bir gözleme bir limonata istiyorum kızım” yazdı.. Kusura bakma kızım ben ne işitiyorum nede konuşabiliyorum diye eklemişti siparişinin sonuna. Genç kız durumu anladı ve kağıda “Peki efendim” yazdı.. Mehmet bey altmışlı yaşlarda, eşini kaybetmiş çok varlıklı biri idi. Dışarıdan onun zengin olduğuna dair hiçbir emare yoktu. Genç kız biraz sonra siparişi getirdi. Yüzü güleç şekilde siparişini bıraktı. Masadaki kağıda “ Afiyet olsun efendim” yazdı ve diğer siparişlere yetişmek için acele ile tezgaha koştu.  Kafenin hatırı sayılır bir müşterisi vardı. Öğlenleri dolup taşıyordu. Kafe sahibi iyi kazanıyordu. Mehmet bey yemeğini bitirdi genç kıza el ederek hesabı istedi. Genç kız güler yüzüyle Mehmet beyin yanında bitti.. Koşturmaktan kan ter içinde kalm

AKREP

Resim
Hintli bir adam suda bata çıka ilerlemeye çalışırken yanına bir akrep gelir. Onu kurtarmaya karar verir ve parmağını akrebe uzatır ama akrep onu sokar. Hintli tekrar akrebi sudan kurtarmaya çalışır ama akrep onu tekrar sokar. Yakınlarındaki başka biri ona, sürekli onu sokmaya çalışan akrebi kurtarmaya çalışmaktan vazgeçmesini söyler. Ama Hintli adam şöyle der: Sokmak akrebin doğasında vardır. Benim doğamda ise sevmek var.  Akrebin doğasında sokmak var diye kendi doğamda olan sevgiden vazgeçeyim? Yanında akreplerin çok masum kaldığı, ısıran insanoğlunun doğası için, o Hintli ne derdi bilmiyoruz

Bir ayyaşın ölüm hikayesi

Resim
Allah'ın Sonsuz Rahmeti Olmasaydı !! Eski zamanlarda köyün birinde kocası sarhoş olan bir kadın varmış.Kocası sürekli meyhanelerde, sokaklarda içer dolaşırmış.Bu yüzden köylü bu sarhoş adamı hiç sevmezlermiş.Onu görünce yollarını değiştirirlermiş.Günlerden birgün sarhoş adam ölmüş.Köyde kimse sevmediği için adamın cenazesini kıldıracak, gömecek kimse bulamamış eşi.Köyün imamı bile sarhoş adamın cenazesiyle ilgilenmemiş.Ben onun namazını kıldırmamda gömmemde demiş.Kadın ne yapacağını şaşırmış.Birden aklına dağ başındaki çoban gelmiş ona gitmeye karar vermiş.Kocasının cenazesini küfeye yükleyip sırtına vurmuş doğru dağdaki çobanın evinin yolunu tutmuş. Kadın çobana rica etmiş ---kimse kocamı gömmek istemedi bende kadın başıma yapamadım bana yardımcı olda kocamı gömüver ALLAH rızası için der. Çoban kadının ricasını kırmaz ve sarhoş adamın cenazesini gömer. Aradan aylar geçer ve bir gün köyden alim biri sarhoş adamı rüyasında cennette görür.Çok şaşırır ve pek önemsemez

Müsait Olduğunda Beni Sever misin Anne?

Resim
Müsait Olduğunda Beni Sever misin Anne? İçeri girer girmez neşeyle bağırdı: -Anne biliyor musun bugün yuvada ne oldu? – Görmüyor musun ? Telefonla konuşuyorum. Herkesin sevdiği şey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, babası arabayı seviyordu. Her şey erteleniyordu, telefon ve araba söz konusu olduğunda… Bir de eve misafir gelecek oldu mu kendisine hiç yer kalmıyordu. …Nerelere gitseydi? Annesi kapattı telefonu. Mutfaktan tencere sesleri geliyordu. Koşarak yanına gitti: -Sana yardım edeyim mi ? dedi, en sevimli halini takınarak. Annesi manalı manalı baktı: -Hayırdır? Bir yaramazlık mı var? Bak bir de seninle uğraşmayayım. Çok yorgunum zaten. Yorgunluk nasıl bir şeydi ? Bazen elinde oyuncağıyla uykuya daldığında anneannesi oyuncağı yavaşça elinden alır : -‘Nasıl yorulmuş yavrucak. Uykunun gül kokulu kolları sarsın seni..’ diyerek alnına bir öpücük konduruverirdi. Yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eğer, neden annesi kendisiyle böyle k