NEREYE GİDİYORUZ?


Artık karlar siyah, yağmurlar ise çamurlu yağıyor. Şimşekler merhamet olgusunu yitirmiş, her biri bir azabın habercisi şimdi.
Dağlar bir emri bekler gibi tetikte, düşmek için bir bir zulmedenlerin üzerine. Zulmedenler sadece kâfirler ya da münafıklar değiller. Sakın kandırmayalım kendimizi, Müslümanın zulmüne sesini çıkarmayan da bu zulme ortaksa eğer, dağlar o Müslümanın da üzerine çöker.
Artık bir Bedir mi bekliyoruz uyurken gaflet içinde!
Peki emin miyiz hangi tarafta olduğumuza, hangi safta olduğumuza gerçekten emin miyiz? O halde neden umud ediyoruz bir Bedri, neden bir Hendek zaferi kurnazlığında düşüncelerimiz..?
Ey müminler; Aişe annemiz misali, ayet gelecek kadar üstümüze temiz mi kalbimiz ! Yoksa kalbimizin temizliği zihnimizin ve nefsimizin bize koyduğu sınır kadar mı? Bu kadar soru varken hala neden uykudayız peki ? Dünyada bu rahatlıkta bu soruların cevabını veremeyeceksek, ahrette o dehşet içinde “La ilahe illallah, Muhammeden Rasulullah” diyen dudaklar nasıl kımıldayacak? Dualarımız neden kabul olmuyor! İslam coğrafyasında savaşlar neden bitmek bitmiyor…
O halde “Fe eyne tezhebun” (Tekvir suresi/26) Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz? Sorusunu sormak zamanı gelip de geçmedi mi?
“Nereye gidiyorsunuz? sorusu. Durun, sakin olun, biraz nefeslenin anlamına gelen ilahi bir çağrıdır. Dindarlık en özünde ‘nereye gidiyorsunuz’ sorusunu sormaktan ve cevabını hakkıyla vermekten ibaret” değil midir…?
Bilgisiz ve bilinçsiz ibadet edenler, değirmen taşını döndüren eşeğe benzerler.

Fe eyne tezhebûn:Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz? (Tekvir - 26)
Hat: Seyit Ahmet Depeler



(alıntı/derleme)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR KUDÜS ŞİİRİ

İftira İle İlgili Hadisler

ORUÇLA İLGİLİ AYET VE HADİSLER